30 Eylül 2015 Çarşamba

       İNSAN KAYNAKLARI UYGULAMALARINDA YARATICILIK ÖRNEĞİ;  "İSVEÇ"

İsveç, coğrafi olarak oldukça eski bir sanayi bölgesi olmakla birlikte, ticari merkezlere uzak olması sebebi ile 19.yy'a kadar neredeyse Avrupa'nın en fakir ülkesi idi. Geride bıraktığımız 50 yıl boyunca her gün, dünyanın en zengin ve refah seviyesi en yüksek ülkelerinden biri olma yolunda son derece hızlı adımlarla ilerledi ve tabiki bu gün Isveç, her birimizin yaşamayı hayal ettiği, yaşam şartları bakımından dünya standartlarının üzerinde adeta ütopik bir ülke haline gelmiştir. Peki nasıl? Bu sorunun cevabı kesinlikle "Yaratıcılık"!! Olmalıdır. Zor yaşam koşulları ve sahip olduklari kıt kaynaklar isveçlileri; hayatı bir nebze kolaylaştırabilecek bir şeyler icat etmek zorunda bırakmıştır. Ufak tefek araçlardan, teknolojik aletlere, arabalardan,evlere, sosyal yaşamdan, siyasi yönetime ve çalışma hayatında yönetim anlayışına kadar her alanda basitleştirilmiş ve yaratıcı bir organizasyonu benimsemis ve benimsetmişlerdir. Bu nedenle İsveç; işletme ve insan kaynaklari yönetimi konusunda bayıla bayıla takip ettiğim, her uygulamasına hayran kaldığım muhteşem bir rol model olmaktadır. Yönetimde Isveç modeli denildiğinde akla: basitlik, doğallık, gizemlilik, eşitlik ve katılım gelmektedir. Anahtar kelimeleri kullanarak bir özet çıkarmak gerekirse;
"İnsan hayatının ve toplum kültürünün doğal akışı ile uyumlu, toplumun en alt tabakasından en üst (kaymak) tabakasına kadar her insanın eşit şartlar altında yönetildiği ve yönetim stratejilerini her bireyin kolaylıkla anlayarak içselleştirebildiği, insanların yaratıcı fikirleri ile yönetime katılabildiği, basit fakat farklı bir kültüre ait bireylerin kolayca cözümleyemeyecegi bir gizemlilige sahip sistemler bütünü"  şeklinde bir söylem bizlere İsveç yönetim anlayışını betimlemeye yetecektir. Özellikle iş yaşamında, insan kaynakları yönetimi uygulamarında, son derece ciddi ve tutucu olmakla birlikte, rahatlarına da bir hayli düşkünlerdir. Dünyanın hiç bir yerinde Isveçli bir çalışanın, çalışma saatleri içerisinde işi yavaşlattıģı ve işten kaytarma eğilimi gösterdiğini göremeyiz. Tabiki ćay ve kahve molasını kullanmayan, sık sık fazla mesai yapan ya da resmi tatillerinden feragat eden bir isveçli çalışan görebilmekte bir o kadar imkansızdır! Aynı departman içerisinde bulunan esit standartlarda iki çalışanın, yükselme yarışına girmesi nadir görülen bir durumdur. Onlar için önemli olan "kendilerinin ne kadar zirveye yakın olduğu değil, ne kadar çok kişinin zirvede bir arada bulunduğu" olmaktadır. Bu nedenle Alt-üst iliskisine dayalı bir sistemde az personel ile çalışmak yerine eşit statüye sahip çok sayıda personel ile çalısmayı tercih ederler. İse alınan her personele ise, fakirlikten- zenginliğe uzanan meşakkatli yol hikayeleştirerek anlatılır ve yönetimde "isveç ruhu" oluşturulur. Son olarak ise, dünyanın neresinde olursa olsun isveç kültüründen gelen bir işletmenin, bulunduğu görülsede toplun kültürüne hızla adapte olduğu fakat işletme açısından can alıcı pek çok noktada asla "İsveçlı olmak" anlayışından ve isveç ruhundan ödün vermemektedir ki bu durum İsveç yönetim anlayışının kendine has gizemli havasını tüm dünyaya kanıtlama biçimidir...  Benim çok fazla sevdiğim bu yönetim anlayışı hakkında daha somut bir örnek isterseniz, sizlere farklı hizmet anlayışı ile tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de nam salmış IKEA mağzalar zincirini incelemenizi şiddetle tavsiye eder, iyi akşamlar dilerim..

26 Eylül 2015 Cumartesi

Çağımız teknoloji ve ticaret çağı, sosyal medyada geçirdiğimiz zaman neredeyse günümüzün 1/3'nü oluşturuyor. Ticaret, kültür, sanat ... internetin var olduğu her yerde, bize bir tık kadar yakınlaştı. Artık oturduğumuz koltuklardan hiç yorulmadan alışveriş yapabiliyor, ürün pazarlıyor, reklam verebiliyor, iş başvurusu yapıyor hatta küçücük wapcam'ler sayesinde, normal şartlarda yüzyüze yapılabilecek mülakatları dahi gerceklestirebiliyoruz. Hâl böyle olunca, insan kaynakları yönetiminde sosyal medyanın etki alanını görmezden gelemeyiz... 
Şu an bu yazıyı yazıp, okuyabildigimiz ekranlardan, binlerce çalışanı kusursuz ve nizami bir şekilde yönetebilen dünya ticaret devlerinin uygulamalarına, hiç bir zorluk çekmeden ulasabiliyorken, bu uygulamaların pencerelerini bütün artı ve eksileri ile sizlere açabilmek için tatlı bir telaş ve hazırlık içerisindeyim. Çok yakında, 

  • İnsan kaynakları yönetimi-Sosyal medya ilişkisi
  • Global şirketlerde İnsan kaynakları yönetimi uygulamaları
  • Dış ticaret ve e-ticaret uygulamalarında insan ve sosyal medya faktörü
  • Sosyal medyanın, dünya çalışma standartları üzerinde etkisi
Gibi bir çok çarpıcı içerik ve alanında uzman Konuk Yazarlarım ile, GLOBAL ölçekli pek çok uygulamayı parmaklarınızın ucuna taşıyacağım... biz ufkumuzu genişletirsek, dünya avuç içimize sığabilecek kadar küçülecektir..


25 Eylül 2015 Cuma

     BEN NERDE YANLIŞ YAPTIM?

Kötü geçen bir iş görüşmesinin ardından, hepimizin aklında aynı soru... "ben nerde yanlış yaptım". Esasen; cevabını bulabildiğimiz takdirde kötü geçen bir iş görüşmesinin bize kazandırdığı artı değerlerin başında geliyor. Çünkü bu soruyu kendimizesorduğumuz her sefer aslında kendi kişisel gelişim yolculuğumuzda bir adım daha ileriye gidebiliyoruz. Eksik yönlerimizi keşfederek, bir sonraki iş görüşmesi için ayakları yere daha sağlam basan bir birey hazırlayabiliyoruz. Bu nedenle onlar kaybetti anlayışından derhal uzaklaşıp, nerede hata yapmış olabileceğimize bir göz atmakta fayda var. Peki gerçekten nerede ya da nerelerde yanlış yapıyoruz?

  1. Doğru Cv Hazırla-ya-mı-yo-ruz!
İşte hatalar silsilesinin birinci halkası... ismimiz, soyismimiz, mezun olduğumuz okul, iş deneyimi, hobiler... evet, konu başlıklarını hepimiz biliyoruz ama içerik oluşturma konusunda büyük eksikliklerimizin bulunduğunu artık kabul edelim. 
Etkili Cv; onu inceleyen kişinin, okuduğu her cümlede aklına gelen ya da gelebilecek tüm soruları pasifize edebilen, açık,dürüstlük ilkesi esas alınarak hazırlanmış ve en önemlisi kısa ve öz olan Cv'dir. Küçücük bir alıntı ile güzel bir örnek vermek isterim;

Hatalı;
İşDeneyimi
X Bank ( 10.10.2010-10.12.2010)
Y Tur. Ve Tic. Ltd Şti. ( 01.01.2011)

Yukarıda gerçek bir Cv'nin iş deneyimleri bölümünden alınarak, firma isimleri değıştirilmiş hatalı bir örnek görüyoruz. Hatalı çünkü, bu cv'yi incelerken sırasıyla aklıma şu sorular takılıyor;  kişi, X bankasında neden kısa süreli çalışmış, kişinin x bankasından ayrılma sebebi nedir, kişi  x bankası ve Y şirketinde hangi pozisyonlarda görev almış, kişinin Y şirketi ile olan iş ilişkisi devam ediyor mu? Görüldüğü üzere, aklımdaki soruların hiç birine cevap bulamadığım ve muhtemelen soruların cevaplarını kişinin kendisine sorma gereği duyduğum bu cv, kötü bir iş görüşmesinin habercisi... doğrusuna gelecek olursak;

İşDeneyimi

X Bank - Gişe sorumlusu (10.10.2010-12.10.2010) **
Y Tur. Ve Tic. Ltd. Şti - Gelirler Şefi (01.01.2011- ...) 

** Üniversite Eğitimi sırasında, 2 ay zorunlu staj uygulaması

Sanırım iki cv örneği arasındaki fark, doğru bir cv'nin işe alım süreci üzerindeki hızlandırıcı etkilerini farketmek için yeterli gelecektir.


2. Kendimizi İfade E-de-mi-yo-ruz!
Heycanlanıyoruz ve heycanımıza yenik düşüyoruz arkadaşlar. Yapmayın! Evet heycan ölçüsü kaçırılmadıgı zaman, başarıya ivme kazandıran birnetmendir. Fakat bizler, özellikle tecrübesiz yeni mezun adaylar, heycanımızın özgüvenimizi gölgede bırakmasına izin veriyoruz. Elimiz ayağımıza dolaşırken , kelimeleri yutuveriyor, kekelemeye başlıyoruz. Böylece iletişim yolumuzu henüz açılmadan kapatıyoruz. Sahip olduklarınıza ve kendinize güvenin! Heycan sadece tuzu biberi olsun...

3. Kurum Kötülüyoruz!
İş görüşmemiz tam istediğimiz gibi ilerlerken, malum soru soruluyor " önceki işyerinizden ne sebeple ayrıldınız?" Başlıyoruz anlatmaya... sigortam yapılmadı, maaşım verilmedi, zaten yükselme şansım yoktu, iyi bir kurum değildi, kurumsallıktan nasibini almamıştı, patron şöyle kötüydü personel böyle kötüydü.... işte görüşmenin sonuna gelindiğinin göstergesi. Lütfen unutmayın, hiç bir kurum, kurum imajı ve örgüt kültürü bilincine sahip olmayan bir personeli bünyesine dahil etmek istemeyecektir.

4. İşe Alındım mı?
Görüsme bitti. Aranarak, süreç hakkında bilgilendirileceğimiz söylendi. Ne yapıyoruz? Her şey için teşekkür ederek, beklemeye başlıyor bu arada da kendimize artı değerler katmaya çalışıyoruz. Peki ne yapMIyoruz? Görüsmeden çıkarken asla ne zaman arayacaksınız, sizce görüşmemiz olumlu muydu? gibi sorular sormuyoruz. Bu sorular karşı tarafa, kendimize olan güvenimizin aslında ne kadar az olduğu mesajını vermektedir. Paniklemeden, özgüveni bol bir veda ile derhal oradan ayrılmak ve sürecin seyrini beklemek yapılabilecek en profesyonel davranış olacaktır.

Ben nerede yanlış yaptım? Sorusuna verebilecegimiz bir kaç vahim cevaptan bahsettiğimize göre, tüm bunların birazcık deneyim ile aşılabileceğini de hatırlatarak,hepinize keyifli akşamlar dilerim...

24 Eylül 2015 Perşembe

 Bayram mesaisi yapan tüm çalışanlara ve personeline bayram mesaisi yaptıran tüm işverenlere, konu ile alakalı 4857 sayılı iş kanununun ilgili maddesinde açıkça belirtilmiş olan hak ve yükümlülüklerini hatırlatarak, mutlu ve huzurlu Bayramlar dilerim...

23 Eylül 2015 Çarşamba

Önümüz bayram tatili, son hafta tüm gücünüzle çalışıp tüm işlerinizi düzene soktunuz. Hatta tatil sonrası yapılacaklar listenizi önünüze koyup, ön hazırlıkları bile yaptınız. Son gün geldi çattı, huzurlusunuz. EYVAH...son dakika işi kapıda!!! Işte böyle durumlarda hepimizin eli ayağina dolaşıyor. Ne masada yapılacaklar listesi kalıyor ne de başta akıl... Biz İK'cılar buna OÜDY diyoruz yani Olağan üstü durum yönetimi. Peki olaģan üstü bir son dakika durumunu nasıl paniksiz yöneteceğiz? Cevap basit. Kendimize bir Acil durum eylem planı oluşturarak...

 İnsan Kaynakları Acil Durum Eylem Planı;

  • Kurum icerisindeki her departmandan kişi sayısına bağlı olarak, en az bir kişi acil durum iletişim sorumlusu olarak görevlendirilecek. Ani alınan kararların tüm kuruma eksiksiz bildirilmesi için ilk ve en önemli adımın bu olduğunu belirtmek isterim
  • Departmanlardaki acil durum iletişim sorumluları arasında bilgi akışının aksamadan sağlanabilecegi en etkili iletişim ağı belirlenecek. ( e-mail, telefon, sms, vb.)
  • Eger en kısa zamanda toplanti yapılması gereken bir acil durum söz konusu olacak olur ise, daha önceden belirlenmiş bir acil durum toplantı alanı her sorumluya bildirilecek. (Midpoint)
  • Iş bölümünün yapılmasını takiben, her iletişim sorumlusu kendi.departmani icerisinde görevlendirmeyi yaparak, işin takibini sağlayacak ve işlerin aksamadan tamamlandığına dair yönetime bilgi verecek.


 Bu sayede, işlerin nasıl paniksiz ve hatasız ilerlediğini, karar mekanizmasının nasıl hızlandığını göreceksiniz. Olası bir işi acil Olağan üstü duruma çeviren en önemli şeyin iletişim eksikliği olduğunu unutmayın... hepinize sakin ve huzurlu tatiller dilerim..


21 Eylül 2015 Pazartesi

             BİR İK'CININ GÜNLÜĞÜ
Yoğun bir iş gününün ardından, eve gelir gelmez üşenmeden elime kalemi önüme de defterimi alarak, başlarım yazmaya;

21/ Eylül / 2015  20.00

  • Kurumun tadilat işlemleri sebebiyle Temizlik- Mutfak- Teknik personelleri ile toplantı gerçekleştirildi, iş planı ve görev dağılımı yapıldı.
  • Yeni iş dönemi,sezon, için gerekli olan personel ihtiyacı; geçmiş dönem personel sayısı baz alınarak belirlendi.
  • Aaa kurumunun düzenlemiş olduğu eğitim organizasyonuna, xxx, yyy ve zzz isimli personeller, kurumu temsilen gönderildi.
  • Q departmanına, xx/yy/xyzv tarihinde tamamlanmak üzere, görevlendirme yapıldı ....
Aslına bakarsanız yaptığım iş bir nevi günlük yazmak. Bu işlemi her gün gerçekleştirerek, kendime bir iş günlüğü hazırlıyorum.  Peki bu ne işime yarıyor?

  1.  Yılın o dönemi, yoğunluklu olarak hangi işlerin yapılacağını kestirmeme ve kendime plan çıkarmama yardımcı oluyor, 
  2. Personele verilmiş olan görevlerin takibini kolaylaştırıyor,
  3. Yoğun iş hayatının sebep olabileceği unutkanlıkların önüne geçiyor,
  4. İşimi takip etmemi kolaylaştırarak, yaptığım işi daha keyifli bir hale getiriyor
 Sorumluluk almanın ve bunun düzenli takip etmenin elbette ki birçok kişisel yolu vardır. Benim kişisel yolum ise "bireysel iş günlüğüm" . Benim gibi yazmaktan ve mesleğinden haz alan herkese bu keyifli uygulamayı öneririm. Hayatınızı kolaylaştıracağını da garanti ederim...


20 Eylül 2015 Pazar


        HAFTANIN EN GÜZEL SABAHI

Bu gün pazar... çalışanlar bilir,haftanın en güzel sabahıdır pazar sabahı. İşte tamda bu yüzden, bu gün geçirdiğiniz yoğun ve yorucu haftayı unutun. Yanlış anlamadınız, tam anlamı ile unutun ve hafızanızı en azından bir sonraki sabaha kadar sıfırlayın. Çalışmak ve bir şeyler üretiyor olmak elbette yüz yıllardır süregelen insani bir güdü. Hatta çağımızda, kendimizi yakın sosyal çevremize ve topluma kabul ettirmek için "çalışmak" ve statü sahibi olmak neredeyse zorunluluk haline gelmiş durumda. Peki kaçımız yoğun çalışma temposu içerisinde, kendi sosyal ihtiyaçlarını önemsiyor? Ya da belki daha basite indirgemek için şunu sormalıyım; kaçımız, ailemizin, çocuklarımızın, dostlarımızın ve en çok da kendimizin bize ihtiyaç duyabileceğini aklına getiriyor. Ülkemizde süregelen çalışma düzeni zaten üst-ast güç göstergesi haline gelmişken ve ne yazık ki para kazanmak, insani ihtiyaçların, duyguların, mutluluğun önüne geçmişken lütfen kendinizi hatırlayın. İnsan olduğunuzu, hiç bir maaş düzeyinin ailenizin size olan ihtiyacını satın almaya yetmeyeceğini ve hiç bir işverenin, sizin sosyal yaşantınızı gasp etmeye yetki ve gücünün bulunmadığını asla unutmayın. Bu gün pazar ise, bu güne hakkını verin...

19 Eylül 2015 Cumartesi


  "MUTLU ÇALIŞAN" SİZE NE KAZANDIRIR?

Kafamda bir şeylerin telaşı ile hızlı hızlı bir yerlere yetişmeye çalısırken, uzun süredir görmediğim bir büyüğümle karşılaştım. Birazcık şaşkınlık biraz da heyecanla başladım hal hatır sormaya... niye heycanlandın diyeceksiniz siz sormadan ben anlatayım. Söz konusu bu şahıs, Türkiye'nin gıda sektöründe faaliyet gösteren dev şirketlerinden birinde son derece başarılı "KURUMSAL İLETİŞİM UZMANI". Yıllar önce tatil için geldiği Alanya'da kendisini tanımış ve kendimi de tanıtma fırsati bulmuştum. Beni çok sevmiş olacak ki, her zaman başımı ağrıtabilirsin diyerek iletişim bilgilerini benimle paylaşmış ve iletişimimiz böyle başlayarak ailevi bir dostluğa dönüşmüştü. Karşılaşma şansını yakalayınca, bende de bu heycan varken başlıyorum sorulara...
Nasılsınız?
Nerelerdeydiniz?
Aileniz nasıllar? ... 3. Sorunun ardından bombayı patlatıyorum...
Yasanan terör olayları, siyasi belirsizlikler derken ekonominin hali malum, şirketler sürekli zarar ediyor, ölçek küçülterek kapanmanın eşiğine gelen onlarca dev şirket varken siz nasıl oluyorda kurumsal imajınızı bu kadar iyi koruyorsunuz? Evet şaka yapmıyorum, tam olarak 4. Sorum buydu.
Gülümseyerek ve heycanımı da bastırmaya çalışarak "iletisim için teknolojinin sunduģu her nimetten yararlanıyor, bunu yaparken ise hep aynı dili kullanıyoruz. Bize her mecradan yöneltilen sorulara, verdiğimiz cevaplar hep aynı. Son olarak, çalışanlarımız mutlu, sadık, verimli ve bizim en iyi reklamımız" diye yanıtlıyor sorumu. Nasıl yani? Diye devam ediyorum soru zincirime.
"Şimdi bir düşün, bir lokantaya gidiyor sipariş vermeye başlıyorsun. Hızlı, bir şeylere öfkeli ve umursamaz bir şekilde menüde ismini hiç bilmediğin bir şeyi yemek istediğini söylüyorsun. Garson bir şeyler söylemeye çalışıyor ama hic dinlemiyor, sende kimsin edasıyla bir bakıs atıp susturuyorsun. Biraz sonra önüne bir yemek geliyor, baştan aşağıya ziyan... yenebilecek bir şey değil. Başlıyorsun sana bunu en başından anlatmaya çalışan zavallı garsona bağırıp çağırmaya ama nafile hem paran gidiyor hem yemek zevkin, düştüğün durum da cabası. İşte olay tam olarak bu Edacığım, bir insan her konuda uzman olamaz, bu yüzden alanında uzman kişiler ile çalışır. Eğer birlikte çalıştığın insanlar, görüşlerine saygı duyulduģunu bilip kendilerini değerli görür ise sana keyifli fikirler üretebilir. Aksi takdire paran da zamanın da çöpe gidebilir. Son olarak, sürekli gülümseyen ve keyifle işe gelen bir personel cebinden bir kuruş bile harcamadan gelecegine yapacağın mükemmel bir yatırımdır"
Bu cevapla birlikte ben, yazımın başlığında sormuş olduğum sorunun cevabını alıyor ve keyifli sohbetimi vedalaşarak, bir sonraki görüsmenin tesadüf eseri olmamasını rica ederek tamamlıyorum. Umarım sizler de mutlu personel size ne kazandırır? Sorusunun cevabını benim kadar iyi anlamış ve içselleştirebilmişsinizdir...



18 Eylül 2015 Cuma

Daha önce, hepimizin hayatında bir defa bile olsa başına dert olmuş olan ya da yeni iş hayatına atılacak olan arkadaşlarımızın korkulu rüyası mülakat konusunu yazacagımı söylemiştim. Fakat sizlerle arama, daha sonra içeriğini detaylı şekilde sizlere yazacağım, City Security Group ve Bahçesehir Üniversitesi işbirliği ile gerçekleştirilen "Güvenli Okul Çalıstayı" girdi. Çalıştayın içeriği ve organizasyonun kusursuzluğu beni o kadar etkiledi ki kendimi iki gündür bu konu üzerine yoğunlaşmış halde dolaşırken buldum. Bu gün yapmıs olduğum zorlu ve zorlayıcı bir mülakat sonrası aklım başıma geldi. Uzun lafın kısası bu gün Mülakat çeşitleri üzerine güzel bir muhabbetin kapılarını aralayacagız..
         Zorlu Bir Mülakata Hazırlık
Arkadaşlarınızla bir cafede oturmuş, gelecek hayalleriniz hakkında konuşuyorsunuz... Birden telefonunuz çaldı. Günlerdir, "ahhh bu şirkete girebilsem dediğiniz" o şirketin insan kaynakları sorumlusu telefonun diğer ucunda size ertesi gün saat 10.00 da gorusme icin sizi bekledigini söylüyor.  EYVAHHH demeden önce, sakin sakin kahvenizi yudumlayın ve keyiflenin. Yarın sizi harika bir deneyim bekliyor. Yalnız kaldıgınızda yapacağınız ilk iş; kendinizi analiz etmek! Kendinize şu soruları sorun
 Benim en güçlü yönüm nedir?
Benim en zayıf yönüm nedir?
Bu iş için avantajlı yanlarım neler?
Bu iş için, rakiplerimden beni farklı kılacak olan nedir? Bu soruları yanıtladıktan sonra, mülakatın içeriğini istediginiz sekilde yönlendirebilirsiniz unutmayın.
Daha sonra hemen kıyafetlerinizi seçin! Dış görünüşünüz,siz daha ağzınızı bile açmadan bir mülakatı olumlu yada olumsuz bir yola yöneltebilir. Düşüncelerinizin aynası olun...
Son olarak açın bilgisayarınızı yada alın elinize akıllı telefonunuzu başlayın hafiyeliğe. 
Şirket ne zaman kurulmuş?
Kım tarafından kurulmuş?
Kuruluş hikayesi nedir?
Misyon ve vizyonu nasıl tanımlanmış?
İK politikası nasıl işliyor? Hatta var ise calışanları detaylı bir şekilde inceleyin. Şirketin adresini, aklınıza kazıyın. Çantanıza Cv'nizin bir örneğini yerleştirin. Bır kalem, bir not defteri... işte hazırsınız.

Sizinle Ne Çeşit bir Mülakat Yapılabilir? 
  1. Önceden belirlenmiş bir dizi soruyu.önünüze getirip, cevaplamanız istenebilir. İşte bu YAPILANDIRILMIŞ mülakat tekniğidir. Korkmayın, rakipleriniz de aynı soruları cevaplayacak..
  2. Size bir vaka sunularak, senaryo oluşturulup nasıl bir yol izleyeceğiniz gözlemlenebilir. İşte bu Vaka Görüşmesidir.
  3. Karşınıza bir insan kaynaklari sorumlusu oturabilir ve sizinle uzun, yüzyüze bir sohbet etmek isteyebilir ki en sık gördügümüz teknik bu, birebir görüsme tekniğidir.
  4. Aynı insan kaynakları uzmanı ile birebir ama arka arkaya birden fazla kez sohbet etmeniz istenebilir. Vereceginiz yanıtlarda net ve istikrarli olursanız, sıralı mülakat dediğimiz bu görüsmeden alnınızın akı ile çikabilirsiniz...
  5. Üc yada daha fazla görüşmeci ile sohbet etmek durumunda kalabilirsiniz. Panel mülakatı dedigimiz bu yöntem bir cok aday bulunduğunu bilmeniz gerektiği anlamına gelir.
  6. Grup halinde mülakata girebilirsiniz, grup görüsme yöntemi, takım çalısmasına yatkınlıgınız hakkında büyük bir ipucu verecektir...
  7. Ayni anda birden fazla insan kaynakları sorumlusunun sorularına maruz kalabilir strese girebilir, hangisine cevap vereceginizi şaşırabilirsiniz. Sakin olun, stres karşısında ne yapacağınız sınanıyor.o kadar... sonuç olarak, siz.kendinizi.analiz ettiniz, sahip olduklarınızı ve olamadıklarınızı biliyorsunuz. Şunu da bilin, o iş için en uygun aday sizsiniz! İnanın, kendinize güvenin, başarın. O iş sizin;)

15 Eylül 2015 Salı

Personel Seçme ve Yerleştirmede Puzzle Etkisi

Personel seçme ve yerleştirme, organizasyonların devamlılığı açısından son derece önemli bir konudur. Organizasyonunuzun verimliligi bütünüyle çalışanlarınızın verimliligine ve motivasyonuna bağlıyken, onların verimliliği de tamamen söz konusu personelin şirket içerisinde doğru konumlandırılmasıyla ilişkilidir. Peki kimi hangi işe yerleştirecegimizi nasıl bileceğiz?

  1. İş Analizi : önce yaptığımız ya da yapılmasını istediğimiz işin ne olduğunu, nasıl yapılması gerektiğini, kaç kişi ile ne kadar sürede hatasız yapılabilecegini tespit etmemiz gerekiyor. Basit bir örnek ile daha net ifade edebiliriz.  Bir kurşun kalem üreticisi olduğumuzu varsayalım. Bir kalemi üretmek için hangi malzemeye ihtiyaç duyuyorsunuz, bir kalemin üretiminde toplam kaç personele ihtiyaç duyuyorsunuz, bir kalemin üretimi için ne kadar zaman harcıyorsunuz... hepsini belirleyerek kendi kalem üretim sürecinizin standartlarını olusturmus oluyorsunuz. Yani böylece işinizin de analizini yapmış oluyorsunuz
  2. Personel Seçimi: işimizi analiz ettik... şimdi gelelim bizim için doğru personeli seçmeye. Bu noktada en önemli süreç doğru personeli nerede arayacagınızı bilmektir. Bu bazen sahip olduğunuz eş-dost ve sosyal çevre bazen çesitli aracı kurumlar bazen ise son zamanlarda bir hayli öne çıkan,internet üzerinden iş ve işçi bulma siteleri olabilmektedir. İsletmenin büyüklügüne, değerlerine göre belirleyeceginiz mecrayı seçtikten sonra sıra adayları hangi kriterlere göre, nasıl değerlendireceğimize gelmektedir. İş analizi sırasında belirledıgımiz standart personel sayısını baz alarak kaç kisi ile görüsmeler yapacagımızı belirlemekle isé başlıyoruz. Ardından yapacagımızın isin gerekleri ile kisilerin kisilik ozellikleri ve yetenekleri arasında uygunluk olup olmadıgını belirliyoruz. Bu belirlemeyi, yine iş analizi sonucu edindiğimiz bilgiler sonucu karar verecegimiz en uygun mülakat yöntemini seçerek yapıyoruz. ( mülakat yöntemlerine ve çesitlerine başka bir yazıda detaylı bir şekilde değinecegim). Ardından seçtigimiz kisilere, yapacakları işin standartlarını detaylı bir şekilde tanımlayarak puzzle'ımızın bosluklarını tamamlamaya başlıyoruz...
  3. Personel Yerleştirme:  Son olarak, işletmemuz icin seçtigimiz ve bilgilendirdiğimiz en uygun personeli iş organizasyonu icersindeki en uygun yere konumlandırıyor ve iş akışımızı sağlıklı bir şekilde başlatıyoruz. Tabi süreci başlatmakla yetinmiyor, doğru başladığımız işin doğru ve pürüzsüz devam edebilmesi için belirli periyotlarla iş analizlerine ve personel performans ölçumlerine devam ediyoruz... üretim dinamik bir süreçtir bu nedenle seçtiğimiz personelin, dinamik ve degisken is akışına uyumunu sağlayarak puzzle'ımızı başarı ile tamamlıyoruz. Unutmayın ki doğru başlayan bir süreç sonuna kadar sizi sıkıntıya sokmayacaktır.

13 Eylül 2015 Pazar

İnsan Kaynakları yönetimi

Merhabalar, ülkemizde henüz oturmuş bir insan kaynakları yönetimi felsefesi bulunmasa da hemen hemen hepimiz belirli bir amaç için bir araya gelen bir topluluğu yönetmişizdir. Bu topluluklar, çocuklugumuzda bir oyun grubu, genclik yıllarında bir müzik grubu bir futbol takımı ya da belki bir proje ekibi olmuştur. İşte insan kaynakları yönetiminin temel felsefesi de budur... hepimizin aşina olduğu bir mevzu yani. Belirli bir amaç için bir araya gelmiş insanları, bir araya gelme amaçlarına daha kolay ulastırabilmek için sürecin en iyi şekilde yönetilmesi, insanların doğru hedeflere yönlensirilmesi, grup içerisinde doğru kişinin doğru yerde durmasının sağlanması... kısacası başarı için İNSAN faktörünün en etkin biçimde kullanılması. Çünkü insan, hizmetin, üretimin, gelismenin, kalkınmanın özetle her şeyin başı. Çünkü insan; Emek!