30 Eylül 2015 Çarşamba

       İNSAN KAYNAKLARI UYGULAMALARINDA YARATICILIK ÖRNEĞİ;  "İSVEÇ"

İsveç, coğrafi olarak oldukça eski bir sanayi bölgesi olmakla birlikte, ticari merkezlere uzak olması sebebi ile 19.yy'a kadar neredeyse Avrupa'nın en fakir ülkesi idi. Geride bıraktığımız 50 yıl boyunca her gün, dünyanın en zengin ve refah seviyesi en yüksek ülkelerinden biri olma yolunda son derece hızlı adımlarla ilerledi ve tabiki bu gün Isveç, her birimizin yaşamayı hayal ettiği, yaşam şartları bakımından dünya standartlarının üzerinde adeta ütopik bir ülke haline gelmiştir. Peki nasıl? Bu sorunun cevabı kesinlikle "Yaratıcılık"!! Olmalıdır. Zor yaşam koşulları ve sahip olduklari kıt kaynaklar isveçlileri; hayatı bir nebze kolaylaştırabilecek bir şeyler icat etmek zorunda bırakmıştır. Ufak tefek araçlardan, teknolojik aletlere, arabalardan,evlere, sosyal yaşamdan, siyasi yönetime ve çalışma hayatında yönetim anlayışına kadar her alanda basitleştirilmiş ve yaratıcı bir organizasyonu benimsemis ve benimsetmişlerdir. Bu nedenle İsveç; işletme ve insan kaynaklari yönetimi konusunda bayıla bayıla takip ettiğim, her uygulamasına hayran kaldığım muhteşem bir rol model olmaktadır. Yönetimde Isveç modeli denildiğinde akla: basitlik, doğallık, gizemlilik, eşitlik ve katılım gelmektedir. Anahtar kelimeleri kullanarak bir özet çıkarmak gerekirse;
"İnsan hayatının ve toplum kültürünün doğal akışı ile uyumlu, toplumun en alt tabakasından en üst (kaymak) tabakasına kadar her insanın eşit şartlar altında yönetildiği ve yönetim stratejilerini her bireyin kolaylıkla anlayarak içselleştirebildiği, insanların yaratıcı fikirleri ile yönetime katılabildiği, basit fakat farklı bir kültüre ait bireylerin kolayca cözümleyemeyecegi bir gizemlilige sahip sistemler bütünü"  şeklinde bir söylem bizlere İsveç yönetim anlayışını betimlemeye yetecektir. Özellikle iş yaşamında, insan kaynakları yönetimi uygulamarında, son derece ciddi ve tutucu olmakla birlikte, rahatlarına da bir hayli düşkünlerdir. Dünyanın hiç bir yerinde Isveçli bir çalışanın, çalışma saatleri içerisinde işi yavaşlattıģı ve işten kaytarma eğilimi gösterdiğini göremeyiz. Tabiki ćay ve kahve molasını kullanmayan, sık sık fazla mesai yapan ya da resmi tatillerinden feragat eden bir isveçli çalışan görebilmekte bir o kadar imkansızdır! Aynı departman içerisinde bulunan esit standartlarda iki çalışanın, yükselme yarışına girmesi nadir görülen bir durumdur. Onlar için önemli olan "kendilerinin ne kadar zirveye yakın olduğu değil, ne kadar çok kişinin zirvede bir arada bulunduğu" olmaktadır. Bu nedenle Alt-üst iliskisine dayalı bir sistemde az personel ile çalışmak yerine eşit statüye sahip çok sayıda personel ile çalısmayı tercih ederler. İse alınan her personele ise, fakirlikten- zenginliğe uzanan meşakkatli yol hikayeleştirerek anlatılır ve yönetimde "isveç ruhu" oluşturulur. Son olarak ise, dünyanın neresinde olursa olsun isveç kültüründen gelen bir işletmenin, bulunduğu görülsede toplun kültürüne hızla adapte olduğu fakat işletme açısından can alıcı pek çok noktada asla "İsveçlı olmak" anlayışından ve isveç ruhundan ödün vermemektedir ki bu durum İsveç yönetim anlayışının kendine has gizemli havasını tüm dünyaya kanıtlama biçimidir...  Benim çok fazla sevdiğim bu yönetim anlayışı hakkında daha somut bir örnek isterseniz, sizlere farklı hizmet anlayışı ile tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de nam salmış IKEA mağzalar zincirini incelemenizi şiddetle tavsiye eder, iyi akşamlar dilerim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder