20 Haziran 2017 Salı

Dünyayı Değiştirebilir-mi-sin?

             DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLİR-mi-SİN?

   Yine internette gezindiğim, türlü türlü makalelere daldığım bir sabah.. Bir siteden diğerine, bir makaleden başka bir makaleye derken dikkatimi bir şey çekiyor, duraksıyorum. Beni duraksatan şey; kısa ama çarpıcı, düşündürücü ve çok tanıdık bir hikaye...

   Üniversite yılları, hayata HALA pembe gözlüklerle bakabildiğiniz bir dönemdir. Teorik bilgiler, uygulamalar, profesörler, veriler, araştırmalar... Yani kafanıza koyduğunuz meslek ile ilgili her bir detay!

   Siz hiç; her şeyi değiştirebilecek bir güce sahip olduğunuz hissine kapıldınız mı? Cevabınız, evet değil mi? Ben oldum. Üniversiteden, işte tam olarak bu his ile birlikte mezun oldum. Fakat, özellikle bizim gibi gelişmekte olan ya da kendini bu şekilde avutan- en azından gelişiyormuşuz!- toplumlarda bazı sistemler; her zaman, bilgi ve tam donanıma sahip insanlar tarafından yönetilemiyor, yönlendirilemiyor ve değiştirilemiyormuş....



   Bir düşünsenize, dünya uçabilen arabaların icat edildiği bir çağa giriyor ve siz uçan bir araba yapmaya yetecek bilgi ve donanıma sahipsiniz... Ama biri var! Size,

''Dünyanın ne yaptığı benim umurumda değil, ben arabamın karada gitmesini istiyorum'' diyen biri...

   İşte tam bu noktada, dünyayı değiştirebilecek güce sahip olmadığınızı ya da en azından ''bilginin'' tek başına bazı sistemleri, düzenleri, alışkanlıkları değiştirmeye yetmediğini anlayıveriyorsunuz. Tam bir hayal kırıklığı... 

   Evet abartılı bir örnek ama gerçek bu değil mi? Benim yüksekten uçan örneğimden sonra siz bir de, yazımın başında bahsetmiş olduğum ve bu postuma ilham kaynağı olan şu hikayeye bir göz atın;

''Ahmet iyi bir üniversitenin İnsan Kaynakları bölümünden mezun olmuştu.. Hevesliydi ve gayretini her yerde dile getiriyordu. Çağın modern argümanlarının (blog, sosyal medya, web tv gibi.. ) tamamını kullanarak şirketlerin ilgisini çekmeye çalışıyordu.

Mesleğiyle ilgili teorileri üst seviyede öğrenmeye çalışmış ayrıca okulda düzenlenen 100’den fazla seminere katılım göstermişti.
Hocaları Ahmet’e “Piyasanın iyi insan kaynakalrı çalışanlarına ihtiyacı var.. Yani Size..” sözünü misyon edindirmişti. Ahmet’te öğrendiklerini uygulamaya koymak için idealist bir tavır sergiliyordu.
Okulun ardından iş arayışına giren Ahmet çeşitli şirketlerle görüşüyor ancak uzun süre cevap alamıyordu. Kendisi de i.k eğitimi aldığı için i.k’nın bu davranışını da anlamlandıramıyordu..
Nihayet bir şirket başvurusunu olumlu değerlendirmişti. Ahmet artık ideal bir i.k için kollarını sıvayacak, hayalini kurduğu mesleğine kavuşacaktı.

Ahmet şirketin işe alım departmanında göreve başlamıştı. Yeni başladığı için teoriyle pratiğin paralel gitmemesi onu rahatsız ediyor, sürekli uygulamaları olduğu olması gereken noktaya getirmeye gayret ediyordu. Yöneticisi ile toplantılar yapıyor, teorik bilgilerini aktarıyor ve ikna etmeye çalışıyordu. Yöneticisi anlattığı şeyler için çeşitli hazırlıklar yapmasını istiyor ancak yaptıklarıyla ilgili bir türlü sonuca ulaşamıyordu.

Bir süre sonra iş hayatının gerçeğini kavramıştı. “Etkisiz yöneticiler sistem kurmak yerine, durumu idare etmeyi tercih ediyorlardı. Sistem kurmaya çalışanlar ise yavaş yavaş köreliyordu..”

    Lütfen! Durumu idare etmeye çalışanlar karşısında vazgeçmeyin. İlkelerinizden, doğru bildiklerinizden ödün vermeyin, korkmayın ve en önemlisi kendinizi köreltmeyin! Aksine, daha fazla okuyun, daha fazla araştırın ve bir gün her şeyi değiştirebileceğinize -dünyayı bile- daha fazla İNANIN...

   Küçüklük hayalİ olan uzak doğuya gitmek için her yolu deneyen, inanan, kalıpları hatta okyanusları aşan Kristof Kolomb sizce de dünyanın gidişatını değiştirenlerden biri değil mi?

   Birileri yapabiliyorsa, siz de yapabilirsiniz! hatta...

   Kimse yapamıyorsa YİNE DE siz YAPABİLİRSİNİZ!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder