3 Ocak 2017 Salı

Hoş Gel ''2017''


   DEĞİŞİM İÇİN EN GÜZEL BAHANE; YENİ BİR YIL

   

   Oldukça zor bir yılı geride bıraktık. İnkar edemem ki; 2016 pek çok açıdan OLAĞANÜSTÜ bir yıl oldu. Ekonomik, siyasi ve kültürel açıdan kimi zaman gülsek, umutlansak da çoğu zaman hüzünlendik, korktuk, tedirgin olduk, ağladık... Tabiri caiz ise sabrımız, birliğimiz, beraberliğimiz ve cesaretimiz sınandı. Terör, şiddet, darbe girişimi derken sürekli kayıplar verdik. Neşemizi kaybettik, gülümsemelerimizi kaybettik, huzurumuzu kaybettik, evlatlarımızı, kardeşlerimizi kaybettik.

   2016 biterken her birimizin içinde yeniden, yeni bir yılın umudu belirdi. Belki dedik; belki bu yıl, her şey çok daha farklı olacak. Tüm zorluklarına rağmen gülümseyerek uğurladık koca bir yılı ve gülümseyerek karşıladık 2017'nin ilk dakikalarını, saatlerini. Ta ki; tüm dünyanın kanını donduran ve hepimizin umutlarını, beklentilerini gölgede bırakan o acı haberi alana kadar. Evet;

İstanbul,

Ortaköy,

Reina...

   İnanamadım! İnanmak istemedim fakat ne kadar inkar etsek de TERÖR bu; ''insanlığın karanlık yüzü...'' Şimdi üzerine ne söylesem eksik ne söylesem yarım. Bu olayla ilgili serzenişlerimi içimde yaşayarak, ülkemiz çalışma hayatına ilişkin 2016 raporlarından hareketle genel bir değerlendirme yapmak istiyorum. Ancak bu konuya değinmeden önce; geleceğe dair her umutsuzluğa kapılışımda gözümün önüne getirdiğim, terörün karanlık yüzüne karşı her zaman hatırlamak ve hatırlatmak istediğim o aydınlık yüzü ve beni içine düştüğüm her karanlıktan çekip çıkaran o ''kareyi'' sizlerle paylaşmak istiyorum...

   Benim 2017'den en büyük dileğim; Onu daha fazla anlayabilmek, Onun fikirlerine, emanetlerine daha fazla sahip çıkabilmek, onu daha fazla yaşayabilmek... 

    Birlik ve beraberliğimizi korumak, güçlendirmek ve sonsuz kılmak için sana ve senin hatırana ihtiyacımız olduğuna yürekten inanıyorum.

                                                                                                                                                                                                           

   Gelelim asıl konumuza yani; çalışma hayatımıza ait 2016 tablosuna şöyle bir göz atmaya...


2016'da neler oldu?



  • İşsizlik oranı %11,3 olarak gerçekleşti.

  • Yaklaşık 4 milyona yakın Türk vatandaşı işsiz olarak raporlara geçti.

  • Kayıt dışı çalışanların oranı %34 olarak gerçekleşti.

  • 20 işkolunda, toplam 13.038,351 işçiden yalnızca %11'nin sendikalı olarak çalıştığı belirlendi.

  • Aylık, ortalama 150 kişi iş kazası ya da meslek hastalığı nedeni ile hayatını kaybetti. Ne yazık ki bir o kadarı da bir şekilde örtbas edildiği için istatistiklere giremedi.

  • Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi ALO 170 ekibi, yaklaşık 12 Milyon çağrı yanıtladı.

  • Mobbinge uğradığını bildiren yaklaşık 10.000 çalışana mobbing(psikolojik yıldırma) bilgilendirme desteği sağlandı. Korkarım ki çok daha fazla sayıda işçi çeşitli sebeplerle(korku,endişe,çevre ve toplum baskısı, işveren baskısı vb.) mobbing bildirimi yapmaktan çekindi.

  • Masrafın devlet tarafından karşılandığı İŞKUR İEP'e(İŞ BAŞI EĞİTİM PROGRAMI) olan talep 2016'nın ilk beş ayında; tüm yıl için hedeflenmiş olan rakamın 50.000 üzerine çıkarak 300.000 dolaylarında gezindi. Pek çok işveren halihazırda çalışan işçilerini işten çıkartarak, maliyeti devlet tarafından karşılanan kursiyerleri istihdam etmeyi tercih etti! Bu da yetmedi; günlük 7,5 saat olan program süresi işyerlerinde 9-11 saat olarak uygulandı ve denetimler esnasında,işverenlerce minareye uygun bir kılıf tabi ki bulundu.

  • Kıdem tazminatının yıllık tavan tutarı 4.297,21 TL olarak belirlendi ancak çoğu işçi,  zaten asgari ücret üzerinden sigortalı gösterildiği için bu durum onları pek etkilemedi!

......


   Anlayacağınız, 2016; çalışma hayatımız açısından da pek kolay geçmedi. 2017'ye bu olumsuz tablo ile başlamamın tek nedeni, değişim ihtiyacını tetikleyebilmektir. Nitekim, 2016'da neler yaşadığımızı, neler gördüğümüzü, neler duyduğumuzu ve ya neleri gözden kaçırdığımızı rakamlar, istatistikler ve belgeler ile ortaya koyduğumuzda; değişimin gerekliliğini inkar etmek mümkün değil.

   Yeni, yepyeni bir yıl; değişim için en güzel gerekçedir. Öyle ise; 2017'nin hem toplumsal hem de çalışma hayatımıza adalet ile birlikte sükunet ve huzur getirmesi dileğiyle...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder