12 Ocak 2017 Perşembe

BİLGİ İHTİYAÇTIR; Fazla Mesaiye emsal Karar''

 

BİLGİ İHTİYAÇTIR;

                  ''FAZLA MESAİYE EMSAL KARAR''


    

     Çok sevdiğiniz bir şarkıyı günde kaç saat, aralıksız, dinleyebilirsiniz? Peki günde kaç saat, durup dinlenmeden, spor yapabilirsiniz? Kaç saat dans edebilir, yemek yiyebilir hatta günde kaç saat aralıksız uyuyabilirsiniz? Elbette, her birey için bu soruların bir birinden çok farklı yanıtları olacaktır. Ancak, tüm bu eylemlerin SAĞLIKLI bir şekilde devamlılığını sağlayabilmek için insan vücudunun, genellenebilir, biyolojik ve fiziki üst sınırları mevcuttur.



    Yapılan evrensel araştırmalar; günde 8 saatten daha fazla uyuyan bireylerin, 5-8 saat arasında uyuyan bireylere oranla %30 daha fazla ölüm riski ile karşı karşıya olduğunu kanıtlamaktadır. Standartların üzerinde yemek yemek, biyolojik ve fiziki sınırları zorlayıcı sportif faaliyetler... Yani anlayacağınız; gereğinden fazla her şey! sağlımızı bir hayli tehdit ediyor. Sağlığımızı tehdit eden çok daha önemli ve ölümcül bir konu var ki o da; ''Gereğinden uzun çalışma saatleri'' yani ''FAZLA MESAİ''.



    Aşırı çalışıyor, ÇALIŞTIRILIYOR, biyolojik ve fiziki sınırlarımızı zorluyor, kendimizi; insan bedeninin dayanamayacağı bir strese maruz bırakıyoruz. Tabiri caiz ise yaşamak için değil, ÖLMEK için çalışıyoruz. Kullandığım cümleler, konunun ciddiyetini vurgulamak adına bilinçli bir şekilde mübalağalar içeren cümleler değil bilakis evrensel literatüre geçmiş kavramlara dayalı kurulan cümleler. Nitekim; aşırı, yoğun ve fazla çalışmaktan kaynaklanan ölüm; ilk kez 1970’li yılların sonlarında Japonya’da tanımlandığı için literatüre Japonca adıyla “karoshi” olarak geçmiştir. Karoshi; uzun süre haftada 60-65 saat ve üzeri çalışan işçilerde hipertansiyon (yüksek tansiyon), damar sertleşmesi gibi sağlık sorunlarının bir araya gelmesiyle oluşan kalp krizi, kalp yetmezliği ve beyin-damar hastalıkları sonucu ölüm ya da kalıcı sakatlık durumu olarak tanımlanmıştır.



    Ülkemiz çalışma hayatında süregelen uzun mesai saatlerine ek olarak geçim sıkıntısı, denetimsizlik, yetersiz sağlık kontrolleri gibi nedenlere bağlı olarak ölüm oranlarının hayli yüksek olduğu inkar edilemez bir gerçek. Üstelik ''Karoshi'' ölümleri, uzun mesai saatlerinin neden olduğu ölümlerin yalnızca bir kısmı... Günde 8 saati aşan çalışmalarda; dikkatin dağılması, yorgunluk, açlık, dalgınlık gibi nedenlerle gerçekleşen iş kazaları sonucu yaşanan işçi ölümleri göz önüne alındığında ortaya çok daha ciddi bir tablo çıkıyor ki içler acısı...



    Bireyin sağlıklı bir şekilde çalışmalarını yürütebileceği süre; günlük en az 30 dakika ara dinlenmesi ile birlikte 8 saattir! 8 saatten sonra geçen her bir dakika ''Fazla mesai'' olup, işçinin yazılı onayına tabidir. Yazılı onay olsa dahi, fazla mesai ile birlikte günlük çalışma süresi 11 saati aşamaz ve her bir saatin ücreti, mevzuata uygun olarak hesaplanır ve işçiye ödenir. Ayrıca işçiden, işe giriş esnasında alınan ''fazla çalışma muvafakatnamesi'' yalnızca ilgili yıla ait olup, her yıl yenilenmediği takdirde geçersiz sayılacaktır.



    Mevzuattan da bahsettiğimize göre, bu aralar beni hayli mutlu eden bir Yargıtay kararından size bahsetmek istiyorum. Konu tabi ki ''Fazla Mesai''. Öncelikle böyle bir kararın alınmasına sebep olan vakaya değinmekte fayda var;



    Yer, Konya... Bir fabrikada makine bakım ustası olarak çalışan işçi,
ücreti ödenmesine rağmen fazla çalıştırıldığı gerekçesiyle iş sözleşmesini tek taraflı feshetti. İşverenin kıdem tazminatını ödememesi üzerine bu kişi, avukatı aracılığıyla mahkemeye başvurdu. Konya 1. İş Mahkemesinden çıkmış olan kararda, iş yerinden gelen bordrolarda fazla çalışma yapıldığının anlaşıldığını belirtildi. Fazla çalışmaların ücreti ödendiği için işçinin bu durumdan kaçınamayacağı ifade edilen kararda, fazla çalışmaya karşı çıkmayan davacının sözleşme feshinin haklı nedene dayanmadığı ve bu nedenle kıdem tazminatı hakkının doğmadığı belirtildi. Bunun üzerine işçinin avukatı, kararın bozulması için dosyayı temyize götürdü. İşçinin avukatı tarafından;

   ''12 yıldır aynı iş yerinde çalışan müvekkiline, son yıllarda bir insan bedeninin kaldıramayacağı kadar uzun saatler fazla mesai yaptırıldığı, son olarak dava açılmadan bir yıl önce 650 saate kadar fazla mesai yapıldığı, müvekkili işten çıktığında dahi yıllık zorunlu fazla mesai sınırı olan 270 saati fazlasıyla doldurduğu, iş yerinde fazla mesainin zorunlu kılındığı ve "Fazla mesai yapmak istemeyenlerin işten atılmakla tehdit edildiği'', müvekkilin çok yoğun çalıştığı için ailesine vakit ayıramadığı, fazla çalışma ücretinin alındığı ancak müvekkilin soğuduğu işinden çıkmak istediği'' iddia edilerek; 270 saati aşan çalışmaların insan sağlığına da zararlı olduğu gerekçesi ile açılan dava neticesinde; Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozarak çalışma hayatımızda emsal teşkil edecek bir karara imza attı. Söz konusu karar şu şekildedir;

    ''Ücret alınmış olsa dahi 270 saati aşan çalışma insan sağlığına zararlı, işçi bundan kaçınabilir, iş sözleşmesini tek taraflı feshedebilir''.




   
Peki emsal teşkil eden bu kararın çalışma hayatımıza yansımaları nasıl olacak?


    Bundan böyle, 270 saatin üzerinde ki fazla çalışmalar, işçi lehine tek taraflı fesih sebebi olacak ve işçi, fazla mesai yapmayı kabul edip ücretini almış olsa dahi, kıdem tazminatını alarak işten çıkabilecektir. Böylelikle çalışma süreleri de, iş kazalarına sebebiyet vermeyecek şekilde mevzuata uygun düzenlenebilecektir.

    Yeterli mi? diye soracak olursanız - ki bu benim kişisel kanaatimdir- cevabım hayır olacak. Ancak işçi haklarının güvenceye alınması konusunda önemli bir adım olduğunu da inkar edemem. Bu kararın akabinde asıl olan; alınan kararın arkasında durulması ve gerekli denetimlerin, USULÜNE UYGUN BİR BİÇİMDE, yerine getirilmesi olacaktır.

    Yargıtay tarafından alınmış; oldukça yerinde ve emsal niteliğindeki bu karar ile birlikte dilerim pek çok işçi ve işveren; insan sağlığının ve hayatının, birtakım çıkarların üzerinde olduğu gerçeğini görerek, daha düzenli bir çalışma hayatı için elini taşın altına koyma cesaretini gösterebilecektir... İşte o zaman, ne mutlu bizlere!







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder