22 Ağustos 2016 Pazartesi

Charlie Chaplin - Factory Work






         MODERN ZAMANLAR'DA İNSAN OLMAK



   Sene zannediyorum 2009,  yer ise Uludağ Üniversitesi... Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölüm derslerinden ''Çalışma Psikolojisi'' dersi esnasında, bu gün çalışmalarını hala yakından takip ettiğim değerli hocam Prof. Dr. Serpil Aytaç tarafından bizlere izlettirilen, yönetmenliğini ve oyunculuğunu muhteşem insan Charlie Chaplin'in üstlendiği ''Modern Zamanlar'dan'' bir bölüm paylaşmak istedim bu gün sizlerle. Modern Zamanlar; çalışma hayatı içerisinde insanın sosyal bir varlık olarak yer alması konusundaki baskın düşüncelerimin temelini oluşturması sebebiyle benim için ayrıcalıklı bir baş yapıttır. Bilen bilir, Chaplin; hiç konuşmadan hayatı anlatabilen evrensel bir dil yaratmıştır...'' Sessizlik''....  Modern zamanlar'da ise makinelerle birlikte hayatımıza giren; yeni çalışma düzeni, fabrika hayatı ve makineleştirilmeye çalışılan insanoğlunun adeta ruhsuz birer robota dönüştürülmesinin çaresiz kabul edilişi yine aynı sessizlik içerisinde, muazzam bir ustalıkla ele alınmıştır.


            Gerçekten Birer Makine Mİyİz?


   Asla... İnsan, durup dinlenmeye, motive olmaya, motive edilmeye, ödülendirilmeye, takdir edilmeye, ara vermeye, sevdikleri ile kaliteli zaman geçirmeye, kaygısız bir ortama, güven duymaya ve güvenilmeye ihtiyaç duyan, biyolojik ve fiziki sınırları olan, en önemlisi ise; bir makinadan çok farklı olarak, kendisine verilen ya da verilmeyen değeri algılayabilen sosyal bir varlıktır. Sürekli olarak aynı süreçleri yaşayan, sürekli bir tekrar hali içerisinde bulunan insanın bir süre sonra -doğası gereği- yapmış olduğu işe yabancılaşması kaçınılmaz olacaktır. Hayal edin;


   Pazartesi;


   07.00 evinizden işe gitmek üzere çıkarak, 07.10'da evinizin önüne gelen servisine biniyorsunuz. Servis, sıralı bir biçimde, 500 metre uzaktaki simitçinin önünde bekleyen iş arkadaşınızı alıyor, iki trafik ışığı sonrası bir diğerini ve işyerine varmadan önce ki son kavşaktan birini daha... saat 07.40 itibari ile iş yerine ulaşıyor, araçtan inip şirket kapısından içeri giriyorsunuz. Şirketin, huzur verdiğine inanıldığı için maviye boyanmış uzun ve dar koridorundan ilerleyerek koridor sonunda bulunan odanızın kapısını açıyorsunuz. Masanızın başına oturuyor ve yine sırasıyla önce bir bardak su dolduruyor, bilgisayarınızı açıyor, maillerinizi kontrol ediyor, günlük işlerinizi yapmaya başlıyorsunuz. Öğlen arası, aynı koridordan ilerleyerek bir üst katta yer alan şirket yemekhanesine gidiyor, yemek yemek için sahip olduğunuzu düşündüğünüz 10 dakikalık zamanda yemeğinizi bitirip, ofisinize geri dönüyor ve mesai bitimine dek aynı işleri yapmayı devam ediyorsunuz. Mesai bitimi öncesi, işvereninizin sizden istediği günlük raporları teslim ediyor ve personel servisine yetişmek adına koşar adımlarla şirketten ayrılıyorsunuz. Eve geldiğinizde yorgun ve halsiz bir şekilde koltuğunuza uzanıp, hiç bir şey yapmayarak zihninizi dinlendirmeye çalışıyorsunuz..


    Salı;


   07.00 evinizden işe gitmek üzere çıkarak, 07.10'da evinizin önüne gelen servisine biniyorsunuz. Servis, sıralı bir biçimde, 500 metre uzaktaki simitçinin önünde bekleyen iş arkadaşınızı alıyor, iki trafik ışığı sonrası bir diğerini ve işyerine varmadan önce ki son kavşaktan birini daha... saat 07.40 itibari ile iş yerine ulaşıyor, araçtan inip şirket kapısından içeri giriyorsunuz. Şirketin, huzur verdiğine inanıldığı için maviye boyanmış uzun ve dar koridorundan ilerleyerek koridor sonunda bulunan odanızın kapısını açıyorsunuz. Masanızın başına oturuyor ve yine sırasıyla önce bir bardak su dolduruyor, bilgisayarınızı açıyor, maillerinizi kontrol ediyor, günlük işlerinizi yapmaya başlıyorsunuz. Öğlen arası, aynı koridordan ilerleyerek bir üst katta yer alan şirket yemekhanesine gidiyor, yemek yemek için sahip olduğunuzu düşündüğünüz 10 dakikalık zamanda yemeğinizi bitirip, ofisinize geri dönüyor ve mesai bitimine dek aynı işleri yapmayı devam ediyorsunuz. Mesai bitimi öncesi, işvereninizin sizden istediği günlük raporları teslim ediyor ve personel servisine yetişmek adına koşar adımlarla şirketten ayrılıyorsunuz. Eve geldiğinizde yorgun ve halsiz bir şekilde koltuğunuza uzanıp, hiç bir şey yapmayarak zihninizi dinlendirmeye çalışıyorsunuz..


   Çarşamba;


   Aynı sıradanlık...


   Perşembe, Cuma...  her gün bir öncekinin aynı. Hayal etmesi bile zor, yorucu ve huzursuz... Böyle bir çalışma düzeni içerisinde bir süre sonra, işiniz sizin için; duvarların ne renk olduğunu umursamadığınız, daha iyiyi değil sadece sizden isteneni yaptığınız, günden güne verimsizleştiğiniz, soğuduğunuz ve yabancılaştığınız bir zorunluluktan ibaret olacak. Basit gelebilir ama, bu sıradanlığı bozacak küçücük bir anektot, bir an, bir renk... hiç tahmin etmediğiniz şekilde verimliliğinizi ve işinize olan bağlılığınızı arttırmaya yetebilir.


   İnsan makine değildir, insan makineleri yaratan, yöneten ama onlar gibi olmayan sosyal bir varlıktır... Eğer hala izlemediyseniz, hemen şimdi büyük usta Charlie Chaplin'in Modern Zamanlar'ını izleyin. Hak vereceksiniz...


                                            Mutlu ve Huzurlu bir hafta dilerim...








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder