17 Temmuz 2016 Pazar


                 BELİRSİZLİK & TEDİRGİNLİK




    Değerli okurlarım,

   15 Temmuz 2016 gecesi; Türkiye için yıllar sonra, ''her zamanki sıradanlıkla başlayan bir akşamdı ta ki...'' diyerek anlatmaya başlayacağımız, tedirginlik ve belirsizlikler ile dolu bir geceydi. Söyleyecek, yazacak çok şey var belki, fakat kendi kişisel fikrimi deklare edip, basın açıklamaları doğrultusunda şunu söyleyebilirim ki; silahlı kuvvetlerimizin içerisinde, emir komuta zinciri dışında bir grup tarafından siyasi yönetime bütünü ile el koyulmak üzere girişilen bir ''darbe kalkışmasına'' an ve an tanıklık ettik. Şiddet ve çatışma içeren her eylem gibi bu da; yaşanmaması gerektiğini düşündüğüm bir olaydı. Tüm ayrıntılar bir tarafa, yaşanmaması gerektiğini düşünmem için tamamen kişisel olmakla birlikte, haklı sebeplerim bulunuyor. Sebeplerimin başında ise ''belirsizliğin yaratmış olduğu tedirginlik'' geliyor. Ne olduğunu, neden olduğunu, ne olacağını... bilmemek, nasıl bir sabaha uyanacağımızı bilmeden uyumak... Neyse ki güzel memleketimde; yüreklerimizde ve boğazlarımızda kalan düğümleri saymazsak, hayatın neredeyse normal rutinliğine döndüğünü söyleyebilirim. Bu güneşli ve insanın içini ısıtan pazar günü; yaşanılan her şey için aziz vatanıma, askerime, polisime ve korku dolu bir geceyi beraber karşıladığımız tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun demek istiyorum.

   Aslına bakarsanız, bir İK'cı olarak, yazıma bu şekilde başlamamın sebebi yalnızca geçmiş olsun dileklerimi siz değerli okuyucularım ile paylaşmak istememdi. Gelelim, o stres ve belirsizlik dolu gecenin bana, çalışma hayatı ile ilgili olarak hatırlattıklarına... Ne demiştik; ''belirsizliğin yaratmış olduğu tedirginlik''

   Şimdi bir düşünün; çok sevdiğiniz bir mesleğiniz, çalışmaktan gurur duyduğunuz bir iş yeriniz, keyif ile çalıştığınız iş arkadaşlarınız ve en önemlisi muhteşem bir azminiz var... İşe başladığınız ilk günden itibaren; planlı, programlı çalışıyor, yaptıklarınızı gün be gün raporluyor, mesai bitimine dek ertesi gün yapacaklarınızın bir listesini çoktan çıkartmış oluyorsunuz. İşten eve geldiğinizde, kafanız rahat, huzurlu ve mutlusunuz. Ertesi gün, tüm hazırlıklarınızı yapmış olarak işyerinize gidiyor ve çalışmaya başlıyorsunuz. Fakat, gün içerisinde, sonradan iş akışınıza dahil edilen bir takım görevlendirmelerin, planlı işlerinizin aksamasına neden olduğunu farkediyorsunuz. Bir, iki derken plan yap-a-mamaya başlıyorsunuz. İşinizin ne zaman biteceğini bilmeksizin, aklınızda yapmanız gereken asli görevleriniz ile birlikte bir fiil çalışıyorsunuz. Stres seviyeniz her gün biraz daha artıyor, evinize, yarın ne yapacağınızı bilmeden gidiyor, şirket telefonunuzun ne için  ve ne zaman çalacağını bilmeksizin 7/24 yanınızda taşıyorsunuz.Sabahları uyandığınızda, eski enerjinizden eser kalmadığını görüyorsunuz. Ayaklarınız geri geri gidiyor. ''Acabalar'' hayatınızın bir parçası haline geliyor...
  • Acaba bu gün, iş planımda bulunmadığı halde, ne yapacağım?
  • Acaba, asli görevlerimi yerine getirmek için fırsat bulabilecek miyim?
  • Acaba, bu gün mesai bitimi katılmak için söz verdiğim o aile yemeğine katılabilecek miyim?
  • Acaba, işimi artık sevmiyor muyum?
  • Acaba, işim için yetersiz miyim?
  • Acaba, işimi bırakmalı mıyım?....

   Arka arkaya sıraladığınız acabalar, her geçen gün daha stresli bir yaşam sürmenize neden oluyor. Yarım yamalak uykular, artan kafein ihtiyacı, çevrenizi de olumsuz etkileyen negatif iş enerjisi, motivasyon kaybı ve akabinde verimsizlik... Öyle ki, şirket telefonu ile aynı ses tonu ve melodi ile çalan başka bir telefon sebebi ile elleri titremeye başlayan çalışanlar tanıyorum. Çalanın kendi telefonu olmadığını anlayınca koca bir -ohhh çeken çalışanlar... 

   İşte bu sizin sınavınız! Evet sınavınız. Yapmanız gereken tek şey; açık bir şekilde kendinizi ifade etmek. Görev tanımınıza dahil olan asli görevlerinizi, yapmanız gerekenleri, olması gerekenleri ve olanları açık ne net bir şekilde ilgili amirinize ya da işvereninize ifade etmelisiniz. Belirsizliğin ortadan kalkması için, açık olmak; elzemdir.

   Şayet, tüm açıklığınıza rağmen yoğun stres ve tedirginliğe sebep olarak, hayatınızı kabusa çeviren belirsizlik ortadan kalkmıyorsa; yapabileceğiniz her şeyi, elinizden gelenin en iyisini yapmak sureti ile yerine getirmişseniz ve vicdanınız, huzurlu bir uyku uyumanızı sağlayacak kadar rahatsa; daha iyi bir işi hakkettiğinizi hatırlatın kendinize! Belirsizliğin bulunmadığı, açık ve şeffaf bir görev tanımı çerçevesinde, planlı ve programlı bir şekilde çalışabileceğiniz çok daha iyi ve geliştirici bir iş!

   Siz değerli okurlarımdan en büyük ricam, her zaman sahip olduğunuzdan daha iyisini hak ettiğinizi bilmeniz, buna yürekten inanmanız ve bunu sıklık ile kendinize hatırlatmanız. Çalışmak; sizi maddi ve manevi olarak tatmin ettiği sürece sağlıklı bir eylemdir. Mutlu, huzurlu, stressiz ve verimli çalışmanız dileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder