10 Mayıs 2016 Salı

                              

     İKİ SİHİRLİ CÜMLE

   Hayal edin... emrinizde çalışan onlarca insan var, sizin şirketinizi kendi şirketleri gibi benimsemiş, verilen her görevi, güçlerinin yettiğince yerine getirmeye çalışıyorlar. Her biri azimli, hevesli. Elbette ki her insan gibi bazen hata yapıyor ama çoğu zaman size binlerce lira kazandıracak işlere imza atıyorlar. Her biri sizin sayenizde kariyer basamaklarını birer birer tırmanırken, aslında sizi ve işletmenizi de her gün bir basamak yukarıya taşıyor. Peki siz bunun farkında mısınız? Sizin için mesai harcayan insanları takdir ediyor musunuz? Eğer cevabınız HAYIR ise, size bir hikaye anlatmak isterim;

   ''Grevler ülkesi olarak da bilinen Fransa'da, büyük bir holding sahibi, kendisine milyonlarca dolar kazandıran personelini yerden yere vuruyor, arkasını döndüğü anda hepsinin kaytarma eğilimi göstereceğini düşünüyordu. Çocuklar için organik oyuncaklar üreten bu firma, dünyadaki pek çok çocuğun yüzünü güldürürken, oldukça ağır çalışma şartlarına sahip çalışanların çocukları ise, gece yarıları biten mesailer nedeniyle annelerini ve babalarını neredeyse hiç göremez olmuşlardı. Her ne kadar personel arasında, memnuniyetsizlik cümleleri dolaşmaya başlamış olsa da, işlerine sadakat ile bağlı olan ve evlerini geçindirmek için çalışmak zorunda bulunan bu insanlar, memnuniyetsizliklerini bir fısıltıdan öteye taşıyamıyorlardı. Her geçen gün iş adamının yüreği adeta daha da katılaşıyordu. Mesai saatleri uzuyor, üretilmesi istenen oyuncak miktarı artıyor, gerçekleştirilen hedefler sonunda çalışanlar asla taktir edilmiyor, hep daha fazlası isteniyordu. Bu şekilde aylar geçti... Bir gün bir şey oldu! Her yıl ülkede düzenlenen oyuncak festivali nedeni ile büyük bir reklam fırsatı yakalayacağını düşünen zengin iş adamı, büyük-küçük ülkedeki herkesi, fabrikasında vereceği muazzam bir kokteyl için fabrikaya davet etti. Her şey planlanmıştı, o gün sabah erkenden fabrika kapıları insanlara açılacak, içkiler, ikramlıklar sunulacak, hizmette hiç bir kusur edilmeyecek, yeni üretilen oyuncaklar sergilenecek, o esnada üretim devam edecek ve insanlar fabrikanın hiç bir zaman aksamayan o kusursuz işleyişine tanıklık edeceklerdi. Festival sabahı iş adamı, diğer insanlarla birlikte fabrikanın kapısının önüne gelmiş, keyifle kalabalığı izliyordu. Duyan duymayan herkes oradaydı. Kapılar açılmadan önce iş adamı uzunca bir konuşma yaptı, konuşmasını;
- Sevgili misafirlerim, biraz sonra kapılar açılacak ve sizler BENİM muhteşem Fabrikamı ve ÇABALARIMIN sonucunu gözleriniz ile göreceksiniz... diyerek sonlandırdı ve kapıların açılmasını emretti.
Kapılar açıldığında ise, misafirlerin gördüğü manzara ''Muhteşemlik'' sıfatından bir hayli uzaktaydı. Tüm üretim işçileri, sekreterler, yöneticiler hatta o gün misafirlere hizmet edecek servis elemanları tüm işlerini bırakmış, kucaklarında çocukları ile birlikte fabrika bahçesinde, ellerinde ise ''Hiç bir finansal kaynağın, insan onuruna aykırı şartlarda çalışmaya değmeyeceği'' yazılı pankartlar ile birlikte bekliyordu. EVET, işi bırakmışlar, üretimi durdurmuşlar, kırılan ve ayaklar altına alınan gururlarını kurtarmak istemişler, fısıltılarını bir anda çığlıklara dönüştürmüşler ve her şeyden önemlisi iş adamının bütün itibarını bir saniyede yıkıp atmışlardı... İş adamı haklıydı, bütün bunlar onun ÇABALARI sonucu gerçekleşmişti. Tüm misafirler, iş adamının ÇABALARININ nasıl sonuçlandığını ve bu ibretlik yönetim dersini gözleri ile görmüşlerdi...''

  Lütfen cevabınızı bir daha düşünün... İyi gittiğini, doğru gittiğini , başarılı olduğunuzu düşündüğünüz işlerin tersine dönmesi bazen yalnızca, bir personelin sizden beklediği '' iyi iş çıkardın'' cümlesini duymak için gösterdiği sabrın tükenmesine bağlıdır. Ummadığınız bir anda, arkanızda olduğunu düşündüğünüz onlarca insanı tam karşınızda gördüğünüz vakit, bir şeyleri düzeltmek için çok geç kalmış olabilirsiniz. Bir sıcak gülümseme, güven ifadesi belki de sadece iki cümle, itibarınızı ömür boyu kurtarabilir. ''İYİ İŞ ÇIKARDINIZ, BİRLİKTE BAŞARDIK''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder